Hafızamı kanatır bej oje
Parkın bulanık çamur kokusu,
– on dört, on bir, on beş –
Mendilci çocuğu da tersledim ayıp oldu,
– on, otuz dokuz
Yutkunamayışım kulağının ardına bin yapraklı lotus.
Bir ekmek, bir yudum da su
Tahripkar hüzün, kuru boğaz.
Dur az,
Sütyeninin kopçasına hamak kurup
seyredeyim yüzünü,
Ellerim saçlarında asılı kalsın,
Dudaklarından yakut içir,
Yahut, gitme.
Yarım cam kenarı bir tren,
Anksiyete: gayri ihtiyari.
Göğsümde örsten kelimeler düğümlü,
Hafsalamda egzama: dört duble rakı,
bir kartel tütün
Kaldırımlarını adımlarıma, sokaklarını sakallarıma,
Falancasını filancasının tetiğine dek gömdüğüm,
Bir dolu gün…
Ki bir maktül hiç bir zaman katiline dönüşmemeli
Çünkü unutmak,
– tam yedi yüz kırk iki adım evimden,
mavi kuş apartmanı, yirmi üç numara –
Çünkü ölmek,
– ne zaman sokağından geçsem
ayağıma izmarit yapışır –
Çünkü unutmak ve ölmek nimettir.
Yarım cam kenarı bir tren,
Şehir birazdan yıkılacak başıma.