etraf metaforlar ve aforizmalarla kuşatılmışken içine doğulan dilde öğrenilegelinen kelimelerin
anlamlarının tekabül ettiği imgeleri karşılayamadığının acı keşfi ile başlayan yetersizlik, korkunun ham
maddesidir. hayal gücünün hayal dışı işleviyle tanışmanın üzücü yanı ise, tatminsizlik illetiyle yaşama
devam edecek olmanın farkına varmaktır. ortalama zihinlerin olan’dan öte olabilecek’in, olması
istenen’in ve reddedilen’in de savunulabileceğini görmesi, yıllardır itaat etmek haricinde herhangi bir öz
yaratım sürecine dair eylem ereği gütmeden öylece devinip durmuş, adeta paslı bir makineyi
andıran yapıları bir anda dipsiz olasılıklar silsilesinin merkezine çarpmaya itiyor. oturduğu yerden
kalkıp da, kırılmamak için eğilmektense dik durmayı yeğleyemeyenler; yollarını ve kapılarını kendi
elleriyle açmak üzere sevgili uzuvlarını kire, çığlığa, kana ve pasa bulamayı göze almadığı sürece
şehvet odalarının kapıları cereyan yapmaya devam edecektir ve onlar, bu cereyanın orta yerinde
telaşlı, terli ve geç kalmış bedenleriyle “hasta” adıyla çağrılmaya boyun eğerek gömülmeyi
bekleyeceklerdir.

çünkü ayağa kalkmak, adab-ı muaşeret kurallarında saygı duyuş ile özdeşleştiriliyor olmasına rağmen basmakalıp düzenin dogmatik yaşam formları için büyük bir tehlike teşkil etmektedir.