Adım, beni bulabilesiniz diye yazıyor bu mezarda, adımı mezarlıkta bulup tepeme dikilip bakmanız, tamamen işin geçmiş olmasından kaynaklanıyor. Küçük bir mezbaha düşünün ya da boyutunu tamamen boş verin. Bu mezbahada herkes bir şeylerden kaçıyor. İnsanlar neyden kaçıyor? Neden kaçıyor? İnsanlar bence ya kendinden ya da kendine benzeyenden kaçıyor.
Herkes birbirinin ağlama duvarı, nemin duvarı çürütmesi gibi birbirimizi çürütüyoruz. Yangın da atılacak ilk eski mobilya gibiyim. Bu nedenle insanlar arasında belki duvar olarak bile sayılmıyorum. Kendimi tasvirleyebildiğim bir kelime bir cisim yok. Belki yasak bir elma belki ağrılı bir dişim. Bunlar gibi dalımdan koparılmayı, bunlar gibi sökülüp atılmayı bekliyorum. Ben günde saatlere ateş açarak, perdemi açmayarak, beklemeye kafa tutuyorum. Beklemek özümden gelir, bu durumu yadırgamıyorum. Buraya alışıyorum. Az önce insanoğlunun başına gelen en korkunç eylemi gerçekleştirdim; buraya ALIŞTIM.
Burada düşünceler birer birer çıktığımız merdiven basamakları gibi, her adım her düşünce gibi üst üste binip katlanıyor. Merdiven bittiğindeki gibi yoruyor bu kadar şeyi bir arada düşünmek. Sesini ve düşüncelerini aktarmak için açtığın ağzına toprak tıkıyorlar. Burası mezhaba! Burada sırası gelen, ormanın binalardan aldığı gibi, balığın oltadan aldığı gibi, buzulun güneşten aldığı gibi, nasibini alır.
Ceren Kartal