kaçmak için koparacağım ayaklarımı. ateşli satırlarla lime lime edeceğim sağ kolumu; yalnızca sol kolum, havada! ya da yazıyor bu tütün kağıtlarını. yüzümü kapatacağım sol elimle, güneşte ya da her zaman. ah, kabulleniş! bazen o kadar boşalır ki dünyanın içi, tüm heyecanlarımız ve arayışlarımız bilimin esaretindeyken. artık yok sana aşk mektupları, Hera’nın tavus kuşları ve serin yaz akaşmları. gönlüme üflüyorum ateşli suru. ve dünya… en büyük kötücül annnemsin sen benim, ağlayarak hazırladın beni tüm bu günlere; artık en büyük izleyicisisin uzuvsuz dişiliğimin, bacaksız-bacaklarımı reddedişimin. ve bilinç! hesap günü sana da geldi işte, neredesin?
konuşur hayali hamam böceklerimle bilinç: “kelimenin kapısında, doğuyla batının tam ortasındayım. bundandır tüm acılarım: haklıydı o tatlı gençliğim. artık bilmiyorum ne yapmalıyım ama biliyorum, beklememeliyim bunu söyleyecek birilerini. ne bilimi, ne göreni ne de siyasetçileri; imamcılık zaten geçti benden.”
uyanıklık anlarımda cevap verdim ona.
silemezsin izlerini, uğraşma boşuna. ah, benim tatlı aptal bilincim! hala aynı düşü görüyorsun sen, takvime bir baksana! artık ne doğu ne batı var, herkes aynı yükü taşır koynunda.”
her ne olursa olsun, duamızı edelim bu gece de.
-izlerinin geçişinin izi: zaman!
tüm kötülüklerden ve zamanın izlerinden zamana sığınırım.
yüce penis! kullarını bağışla.