a’ya, her şey için
teslimiyet ve de sen. sanırım her şey sıralanır
nefesimle karışık, omzunda bir buğu ile.
yastaydım ben, aynadaki aksimin eskisini gömmek yüzünden,
dicle ve fırat’ı bir kraft kağıdında kavuşturarak, avunurdum – önümde atatürk bulvarı
karton bardakta kahvem, buzdan hallice, beni bekler
imkan dahilinde, seninle yalnız kalabildiğim bütün odaların pencereleri
şehre açılıyor, korna sesleri ve parfümünün kokusu
aşkın aslında yaşanılan değil, izlenilen bir şey olduğunu
aynanın buğusunu ellerimle iteleyip
sol kolundaki dövmeyi içime işlerken anladım.
arka cebinde bi vesikalığım, ötesi yok
artık bütün iç çekişlerim senin fotoğraflarına
sana yangınım, yağmur fırtınayım
sana oda, ev, sokak ve şehrim
ellerine geçtiğimiz onca bulvar, durduğumuz kırmızılar
en güzel elbisem tenimde gezen ellerin
seninle birbirimize, uykuyuz artık